Bu
insanlık düşmanlığı da müslümanlık adına yapılmıştı
ABD'nin Newyork kentindeki
bu dev ikiz kuleler veya gökdelenler yapılan sabotaj sonucu 11
Eylül 2001 günü yerle bir edildi. Tarihe kara bir leke olarak
geçen bu olay 5000'in üzerinde insanın hayatına malolmuştu.
Katliam
ya da Alevi Mahallesinde Nüfus Sayımı
Ökkeş Kenger (Şendiller), Çiçek Sineması'na bomba atıldıktan
hemen sonra Genel Merkez dediği ÜGD'yi aradı; ifadesinde bombayı
verdiğini de kabul etmişti. 22 Aralık'ta iki solcu öğretmenin
cenazesi Maraş katliamın ilk provasıydı.
Alevi Kültür
Merkezi
BİA (Kahramanmaraş) - 7 Nisan 1978'de Ankara'da PTT aracılığıyla
bombalı bir paket, Malatya Belediye Başkanı Hamit
Fendoğlu'na gönderilir. Fendoğlu, gönderilen paketi
açmış, patlama sonucu kendisi, gelini ve iki torunu yaşamını
yitirmişlerdir. Yine aynı tarihte, aynı özellikte ve ağırlıkta
başka bir bombalı paket, Pazarcık Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)
İlçe Başkanı Memiş Özdal'a gönderilir...
Katliamın provası yapılıyor
Özdal, paketten kuşkulanarak almaz, ancak PTT memurları paketi
açarlar ve patlama sonucu bir PTT memuru ölürken, diğeri ağır
yaralanır.
Yapılan inceleme sonucu bulgular, bombalarda kullanılan patlayıcı
maddenin Nükleer Araştırma Merkezi'nden alındığı kuşkularını
doğar ve bu kuruluş kapatılarak soruşturma başlatılır. Dönemin
başbakanı Ecevit, bombalarla Ülkü Ocaklarının ilişkisinin
araştırıldığını söyler. Bunun üzerine Milliyetçi Hareket
Partisi (MHP) Genel Başkanı Alpaslan Türkeş, Malatya
benzeri olayların Erzurum ve Kahramanmaraş'ta da çıkabileceği
tehdidini savurur.(1)
Açıklama üzerine Başbakan Bülent Ecevit, "MHP
Genel Başkanının bildiği bazı şeyler var. Bu
arada hükümetimiz bir güvenlik önlemi almak üzere çevre il
ve garnizonlardan Kahramanmaraş'a askeri birlikler gönderdi. Önlem
alınmıştır" der.
Soruşturmalar sonucu, kentte sabaha kadar arama yapılır.
Aramada 34 kişi gözaltına alınır. Ayrıca üç otomatik
silah, çok sayıda mermi ve patlayıcı madde ele geçirilir. Gözaltına
alınanlar, ifadelerinde birçok yeri bombaladıklarını, iki
gizli örgüt "Türk Yıldırım Komandoları"
ve "Esir Türkleri Kurtarma
Ordusu" ile ilişkili olduklarını söylemişlerdir.
Yine ifadeleri sonucu, İstasyon Caddesi üzerinde bulunan caminin
avlusunda gömülmüş, etrafı sıvanarak fitilleri dışarıda bırakılmış,
patlamaya hazır beş adet dinamit de ortaya çıkarılmıştır.(2)
Emniyetin bir yetkilisi, "Yapılan soruşturma kentte meydana
gelen patlamaların bir provokasyon olduğunu ortaya çıkarmıştır;
komandolar, özellikle kendi kuruluşları olan derneklere bombayı
atıyorlar, sonra da suçu solcu gruplara yüklemek
istiyorlar" diyordu. (Cumhuriyet, 22. 04. 1978)
Alevi mahallelerinde nüfus sayımı yapılıyor
Katliamdan bir hafta önce, görevli olduklarını söyleyen
birtakım kişiler, Alevi ve solcuların oturdukları semtlerde, bir
tür nüfus sayımı yaptıklarını söyleyerek konutları dolaşmışlar,
evde kaç kişinin oturduğunu sormuşlar ve yeni numaralar
verdikleri kapıları kırmızı boyayla işaretlemişlerdir.
Başka bir bölgede başka bir grup, bu kez PTT görevlisi
olduklarını ve mektupların kaybolmaması için bir çalışma
yaptıklarını söyleyerek kapılara boyayla işaretler koymuşlardır.
İşaretlerin ne anlama geldiğini "işaretlenenler"
bir hafta içinde acı bir şekilde öğreneceklerdi.
Çiçek Sinemasında patlama
Ülkücü Gençler Derneği (ÜGD) tarafından getirtilen "Güneş
Ne Zaman Doğacak" isimli bir film 16 Aralık
1978'de Çiçek Sinemasında gösterilmeye başlanır. 19 Aralık
Salı günü seans saat 20.00'de başlamıştır. Seyirciler içinden
sık sık "Müslüman Türkiye", "Milliyetçi
Türkiye", "Başbuğ Türkeş", "Komünistler
Moskova'ya", "Katil iktidar" sloganları
yükselmektedir.
Çiçek Sineması, Kahramanmaraş'ın Boğazkesen, Kanlıdere,
Uzunoluk ve Kale Caddelerinin kesiştiği dört yol ağzındadır.
PTT ve CHP binasına yakındır. Filmin bitimine az bir süre kalmışken
salonda tesiri az olan bir patlama olur. Önceden hazırlanmış
30-40 kişilik Ülkü Ocaklı bir grup, "Bunu
solcular attı" diye diğer seyircileri tahrik etmişler,
sloganlarla PTT ve CHP binasına saldırmışlardır.
Polis, olaya hemen el koyar. Araştırma sonucu patlayıcı
maddenin ülkücüler tarafından atıldığı ortaya çıkar. Bu
nedenle bazı kişiler gözaltına alınır. Gözaltına alınanlardan
Yusuf İlhan, poliste verdiği 21 Ocak 1979 tarihli ifade tutanağı
şöyledir:
Ökkeş Kenger(Şendiller): Yarın Sinemaya
bomba atacağız
"Daha önceden tanıdığı sanık Ökkeş
Kenger'in 17 Aralık 1978 Pazar günü kendisine
'Ankara'dan geldim, cezaevinde yatan kardeşin Muhittin'i gördüm,
sana selamı var, ama sen kardeşine layık değilsin; neden sağda
solda dedikodu yapıp kardeşimin cezaevine girmesine onlar sebep
oldu diyorsun, biz Kahramanmaraş'ı düzelteceğiz. Çiçek
Sinemasındaki film ülkücüleri savunuyor, arkadaşlarımız
oraya toplanıyor, biz bunları istediğimiz yöne çekebiliriz,
sana da iş düşüyor. Bir görev versek yapar mısın?'
dediğini; kendisinin 'Kardeşimi yaktınız, beni de mi yakmak
istiyorsunuz?' diyerek bu teklifi kabul etmediğini ve yanından
ayrıldığını;
18 Aralık 1978 Pazartesi günü eski belediye önünde yine yanına
gelen sanık Ökkeş Kenger'in 'Sana bir görev
vereceğim, yapmazsan seni harcarız, bu başkanın emridir'
dediğini, tuvalete gideceğini söyleyerek sanığın yanından
ayrıldığını; akşam eve geldiğinde kardeşi Mehmet İlhan'ın
'Seni bir arkadaşın Kümbet Çay Bahçesinde bekliyor' demesi üzerine
oraya gittiğinde sanık Ökkeş KENGER'in kendisini beklediğini
ve 'Yarın akşam Çiçek Sinemasına patlayıcı
madde atacağız, esas görevi biz yapacağız, senin
yapacağın işte korkacak bir şey yok, taş atmak gibi bir şey'
diyerek parkasının cebinden çıkardığı kırmızı çiçekli
bir beze sarılmış yarım dinamit lokumunu kendisine verdiğini;
fitilinin yarım parmak dışarıda göründüğünü; beze sarılı
bir yarım dinamit daha göstererek 'Bir arkadaşımla
beraber sinemada olacağız, yan salondan sahne kısmına geçip
oradan atacağız, sen yarın akşam fllm başladıktan sonra
kaleye çıkan yolun üzerinde dolaş, içerdeki patlamayı
duyduktan sonra elindeki dinamiti ateşleyip sinemanın damına
at' dediğini; kendisinin bu dinamiti aldığını; 19.
12. 1978 günü akşam sinemadaki patlamayı duyunca kendisinin de
elindeki dinamiti ateşleyerek sinemanın damına fırlattığını;
ancak dinamitin patlamadığını; bilahare buluştukları Ökkeş'in
'Sen bizi kandırdın, dinamiti atmadın' dediğini; yanından
ayrılıp eve gittiğini, dinamiti patlatmaktaki amacının
sinemadaki ülkücü gençliği ve dışarıdaki halkı tahrik
etmek ve patlamayı solcuların yaptığı intibaını vererek
hadise yaratmak olduğunu söylemiştir." (3)
Poliste yapılan işlemden sonra Sıkıyönetim Komutan Yardımcısı
da Yusuf İlhan ve Ökkeş Kenger'i ayrı ayrı çağırarak
ifadelerini alır. Yusuf İlhan, dinamiti Ökkeş Kenger'in verdiğini
tekrarlamış, Ökkeş Kenger de olayı doğrulamıştır.
Tanık İsmail Laçin ise Savcılık ifadesi tutanağında şu
bilgiler vardır: "Çiçek Sinemasına patlayıcı madde atıldığı
gece Manisa'daki kızına telefon etmek için PTT'de bulunduğu sırada
sanık Ökkeş Kenger'in gelerek bir konuşma
yaptığını ve PTT'den ayrıldığını; sanığın ne konuştuğunu
duymadığını, aradan 5-6 dakika geçtikten sonra sinemada
patlama olduğunu; bir sivil şahsı içeriye
getirdiklerini, dışarıdaki halkın PTT'yi taşlayıp camları kırdığını;
daha sonra gelen polislerin bu sivil şahsı alıp götürdüklerini,
Orası Genel Merkez mi?
"Sanık Ökkeş Kenger'in bir süre sonra bu defa yanında 15
kişilik bir grup ile tekrar PTT'ye gelip telefon yazdırdığını;
telefonu hemen çıkınca durumun ilgisini çektiğini, zaten
kabinin kapısının da açık olduğunu ve konuşmanın da rahat
duyulduğunu, 'Orası Genel Merkez mi?
Ben teşkilattan Ökkeş Kenger, sen onlara söyle beni tanırlar,
burada sinemaya bomba atıldı, 10 yaralı var, 4'ü ağır, söyle
acele gelsinler!' dediğini; bu ikinci konuşmada sanığın yaralıların
ismini yazdırmadığını ve herhangi bir dergi isminin geçmediğini
söylemektedir." (4)
Kahramanmaraş Valiliği, İsmail Laçin'in ifadesi doğrultusunda
telsizle durumu İçişleri Bakanlığı'na iletir. Yapılan araştırmada
Ökkeş Kenger'in Ankara'da konuştuğu telefonun Ülkücü
Gençlik Derneğine ait 294351 nolu telefon olduğu; ve konuşmanın,
patlayıcı maddenin atıldığı gün 20.40 ile 22.27 saatleri
arasında yapıldığı tespit edilir. (5)
İki öğretmen öldürülüyor
Maraş Meslek Lisesi öğretmenlerinden sol görüşlü Hacı Çolak
ve Mustafa Yüzbaşıoğlu, 21 Aralık'ta okuldan evlerine
giderlerken yolda silahlı saldırıya uğrarlar. Hacı Çolak
olay yerinde ölürken; Mustafa Yüzbaşıoğlu yaralı olarak
hastaneye yetiştirilir, ama kurtarılamaz ve yaşamını yitirir.
Öğretmenlerin cenazesi 22 Aralık'ta kaldırılacaktır. Faşistler
ve sağcı gruplar, cenaze törenine saldırmak için geceden çevre
il, ilçe ve köylere adam göndererek, "Komünistler,
Aleviler Cuma namazında camileri bombalayacaklar, Müslüman
kardeşlerimizi katledecekler. Bunun hazırlığını yapıyorlar.
Müslüman kardeşlerimizi katliamdan korumak için toplanalım"
diye çağrı yaparlar. Bu arada Maraş Müftüsünün de resmi
araçla kentte dolaştığı, halkı kışkırttığı bildirilir.
(6)
Bu arada, faşist saldırganlar gruplar halinde, şehir içine
dalmış, Alevilerin yoğun olduğu mahallelere dağılarak önüne
gelenleri dövmeye, ev ve işyerlerini tahrip etmeye başlamıştı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Devrimci İşçi sendikaları
Konfederasyonu (DİSK), Türkiye Öğretmenler Derneği (TÖB-DER),
Polis Derneği (POL-DER), Türkiye İşçi Köylü Partisi (TİKP),
Tekstil Sendikası ve Sağlık Müdürlüğünün binalarını yakıp
yıkan saldırganlar, av tüfeği satan bazı dükkanları talan
ederek silahlarını götürürler. Sokak ve mahalle aralarında
girdikleri çatışmalar sonucu, saldırganların üçü hayatını
kaybeder: Cemil KARADUTLU, Memili BAKICI, Hamza YILMAZ. Olaylar,
askeri birlikler tarafından ancak geç saatlerde denetim altına
alınabilir. Saldırı sonucu, 100'e yakın işyerinin
tahrip edilerek yakıldığı saptanır. 22 Aralık günü böyle
noktalanır.
5- Sonhavadis ve Milliyet Gazeteleri, 22 Nisan 1978
6- Milliyet, 22 Nisan 1978
7- Kahramanmaraş Davası Gerekçeli Kararı (Gerekçeli Karar),
(1980/92, Karar: 1980 / 520),
s. 36
8- Gerekçeli Karar, s. 349
9- A.g.e., s: 360
10 Hürriyet Gazetesi, 26. 12. 1978 (NK)
* Yazı www.akmb.ch adresinden
alınmıştır. Vurgu ve ara başlıklar Bianet'e aittir. |