BAĞIMSIZ AYLIK GAZETE
 

ANASAYFA

HABERLER

YAZARLAR

POLİTİKA

KÜLTÜR-SANATT

BİLDİRİLER

BİLGİ HAZİNE

TANITIM

TARTIŞMA

TARİHTE KALAN

 

Behçet Cantürk'ün katilini Ayhan Çarkın açıkladı

Eymür ve Avcı bu işlerin tam ortasında

“Mehmet Eymür’ün ifadelerini cezaevinde okudum. Eymür, kendini kurtarmak amaçlı kıyıdan, köşeden konuşmaktadır. Bu olay ilk başladığında Mehmet Eymür, İbrahim Şahin, Emin Aslan, Abdullah Çatlı, Özer Çiller, Korkut Eken, Mehmet Ağar, Duran Fırat, özel harp dairesinden gelen ve MİT’te çalışan subaylar, Hanefi Avcı ve özel harekât polisleri hep birlikte hareket ediyorlardı. Ancak daha sonra aralarında, benim tahminime göre rant paylaşımı kaynaklı sorunlardan, ayrışma meydana geldi. Bu ayrışmadan sonra da tamamen menfaat kaynaklı cinayetler işlendi.

Bu işin tam ortasında Mehmet Eymür ve Hanefi Avcı vardır. Özellikle Hanefi Avcı bu işlerin genel koordinatörüdür.” Amaç DEV-SOL’u bitirmek değildi “DEV-SOL’un yeniden yapılanmasında Avcı’nın bizzat katkısı bulunmaktadır. Çünkü o dönemde Avcı ve ekibi bizleri de kullanarak Bedri Yağan ekibine yönelik operasyonlar ve yargısız infazlar yaptı.

Bunun sonucu örgüt tekrar Dursun Karataş’a geçti. Karataş’ı Obzer dinleme polis aracının içinde gördüm. Makyaj tazeliyordu, peruk takıyordu. Ergenekon süreci de göstermektedir ki Dursun Karataş, Ergenekon olarak iddia edilen örgütün silahlı kanatlarındandır. Şu an 1992 yılında DEV-SOL’a yönelik yapılan operasyonları düşündüğümde bunların aslında terörü önlemek amacıyla değil, DEV-SOL içinde bir grubu tasfiyeye yönelik yapıldığını anlıyorum.”

Tarık Ümit’i çukura attık “29.12.2011’deTaraf ‘ta çıkan ve bana atfen söylenen cümleler doğrudur. Tarık Ümit’in nerede gömülü olduğunu biliyorum. Ümit, İbrahim Şahin’in emriyle polis memurları Ayhan Akça, Ziya Bandırmalıoğlu ve sivil bir şahıs tarafından öldürülmüştür. Jandarma bölgesi olan bir yerde bir çukurun içinde Oğuz Yorulmaz ile ben Tarık Ümit’i koyduk. Üzerini iyice örttük.” (Taraf)

Gazetesinden

Resmi tutanaklara "intihar" olarak geçen Tunceli İl Jandarma Alay Komutanı Kazım Çillioğlu'nun ölümünü şüpheli gösteren otopsi raporu ve soruşturma dosyasının Taraf'ta yayımlanmasının ardından 1991-1995 yılları arasında işlenen suikastları yeniden gündeme getirdi. Şüpheli bir uçak kazasında yaşamını yitiren Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'in ekibinde yer alan yedi üst rütbeli subay uğradığı saldırılar sonucu hayatını kaybetti. Öldürülen subayların ortak özelliği ise Kürt sorunu konusunda devletten farklı düşünmeleriydi. Sayın suikastında derin devlet izi Jandarma Korgeneral Hulusi Sayın, devletin Kürt politikasını sert bir şekilde eleştiren komutanların başında geliyordu. Sayın, 30 Ocak 1991 yılında kurşun yağmuruna tutularak öldürüldü. Suikastı Dev-Sol üstlendi. Ancak, saldırının devlet içindeki derin yapıların gerçekleştirdiği hep dile getirildi. Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür'e konuşan uyuşturucu kaçakçısı Hüseyin Baybaşin, Mehmet Ağar'a "Kürt sorununu çözelim" diyen Korgeneral Hulusi Sayın'ın birkaç gün sonra öldürüldüğünü söylemişti. Baybaşin şunları iddia etmişti: "Korgeneral Hulusi Sayın'la, Diyarbakırlılar Yardımlaşma Dayanışma Derneği'nin Başkanı Nedim Özer Bey ve Mehmet Ağar ile birlikte Beyti'de yemek yemiştik. Hulusi Paşa orada bizzat, 'Kürt sorunu Türkiye'yi bitirir, bu sorunu kendi içimizde çözmenin yolunu bulmamız lazım. İnsanlari öldürerek, korucularla çatıştırarak bitiremeyiz. Bunları bizim çözmemiz gerekir' diyordu. Mehmet Ağar bunları buz gibi dinledi, hiçbir cevap da vermedi." Baybaşin, Sayın suikastini Dev-Sol örgütünün üstlenmesini ise şöyle yorumlamıştı: "Sol örgütün Hulusi Paşa ile ne işi var. Her zaman devlet içindeki çeteler birilerini katlederken bir örgüt adı verirler. Onlar da üstlenir." Selen görevinden alınmak istenmişti Jandarma Korgeneral İsmail Selen, PKK'yla mücadele konusunda dönemin yöneticileriyle ters düştü. Görevinden alınmak istendi. Emekli olduktan sonra 23 Mayıs 1991'de taranarak öldürüldü. Aynı gün Adana Jandarma Bölge Komutanı Temel Cingöz de suikasta uğradı. İsmail Selen, şüpheli bir şekilde ölen Albay Kazım Çillioğlu'nun yakın arkadaşıydı. Bitlis dosyasi 17 yil sonra açılıyor Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis 17 Şubat 1993 yılında şaibeli bir uçak kazasında yaşamını yitirdi. Ergenekon davasında Eşref Bitlis'in Cem Erseverin PKK'ya silah satışından haberdar olduğu için öldürüldüğü gündeme geldi. Ergenekon sanığı JİTEM kurucusu Arif Doğan'ın, Bitlis'i JİTEM'in öldürdüğünü itiraf etmesinin ardından Ankara Cumhuriyet Savcılığı tarafından 17 yıl sonra soruşturma başlatıldı. Aydin'ı Kanas'la vurdular Eşref Bitlis'in emrinde çalışan Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Bahtiyar Aydın da Kürt sorununun şiddetle sona ermeyeceğini, bölge halkının kazanılması gerektiğini dile getiren subaylardandı. 22 Ekim 1993 yılında Diyarbakır Lice'de hâlâ açıklanamayan bir suikasta kurban gitti. Cinayet silahı Kanas ise ortadan kayboldu. Ersever'e tek kurşun JİTEM'in kurucularından Binbaşı Cem Ersever, 4 Nisan 1993'te Ankara'da ölü bulundu. Ersever, Diyarbakır JİTEM'in başındaki isimdi. Kürt sorunu ve PKK ile mücadelede devlet politikasına aykırı fikirler ortaya atmaya başlayınca hayatından oldu. Ersever'in başında tek kurşun vardı, elleri ise bağlanmıştı. Çillioğlu iki defa ölümden dönmüştü Tunceli İl Jandarma Alay Komutanı 3 Şubat 1994'te lojmandaki evinde başına tek kurşun sıkılmış olarak ölü bulundu. Albay Çillioğlu, Eşref Bitlis'in yaşamını yitirdiği kazada uçağa binecekler listesinde yer alıyordu. Ancak Çillioğlu, Bitlis'i karşılamak için iki gün önce Diyarbakır'a gidince ölümden kurtuldu. Çillioğlu, aynı yıl Tunceli Jandarma Genel Komutanlığı'na ait helikopterde olması gerekirken son anda adı açıklanmayan başka bir görevinden dolayı helikoptere binmedi. Çillioğlu'nun binmediği helikopter de düşmüş biri yardımcısı olmak üzere üç subay hayatını kaybetmişti. Çillioğlu'nun ölümü kayıtlara "intihar" olarak geçti. Ancak ailesi buna hiçbir zaman inanmadı. Daha önceki suikast girişimleri, otopsi raporundaki çelişkiler, iyi organize edilmiş "rastlantılar" aileyi hep kuşkuda bıraktı. Albay Özden iki korumasıyla öldürüldü Eşref Bitlis'in ekibinde yer alan başka bir isim ise Albay Rıdvan Özden'di. Mardin'de görev yaptığı sırada JİTEM'in PKK ile koordineli yürüttüğü kaçakçılık ve uyuşturucu ticaretini ortaya çıkardı. İki koruması ile 12 Ağustos 1995'te öldürüldü. Albay Özden dosyası da Ergenekon soruşturması kapsamında yeniden raftan indirildi.