www.uyan.net


www.uyan.de

"Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir" sloganını ülkenin her yerinde görebiliyorsunuz. Altında M. K. Atatürk. Deniz Gezmiş'le birlikte Ankara Siyasal Bilgiler fakültesindeki dört ko-nuşmacıdan biri İlhan Selçuk'tu ve diyordu ki; eğer iki kere iki dört eder lafını Pentagon söylemişse doğru, Şule Yüksel Şenler bacımız söylemiş-se fevkalade, Necip Fazıl Kısakürek söylemişse eh. Amma Lenin söyle-mişse muhafazanallah, Engels söylemişse neüzibillah, Marx söylemişse dostlar başına. Sözün doğruluğunun önemi yok, illede kimin söylediği...

BAŞSAYFA

HABERLER

YAZARLAR




TURAN DURSUN DİN ÜZERİNE DOĞRULARI YAZDIĞI İÇİN DİN YOBAZI CELLATLARCA 17 YIL ÖNCE KATLEDİLDİ

POLİTİKA

KÜLTÜR-SANAT

BİLDİRİLER

BİLGİ HAZİNESİ

TARİHTE KALAN

FOTOGRAFLAR

AZİZ NESİN'İN OKUR SAYISI DURMADAN ARTIYOR

Ahmet ve Mehmet Altan kardeşler

 

HASAN DEWRAN 

Almanca, Türkçe, Zazaca dillerinde yazdığı  şiirleriyle tanınan ve Edebiyat dünyasında önemli bir yeri olan bir yazarımız. 1958 yılında Tunceli'de dünyaya gelen Dewran, Mannheim'da yaşamakta ve kendi muayenehanesinde Psikoterapist olarak çalışmaktadır.


Yazarla ilgili daha daha geniş bilgi için:


www.hasan-dewran.de 

Hasan Dewran, geboren 1958 in Dersim (Tunceli) in der Osttürkei, kam 1977 in die Bundesrepublik. Psychotherapeut und Schriftsteller in Mannheim. Schreibt in Deutsch, Türkisch und seiner Muttersprache Zazaki.

 

Fakir BAYKURT
(d. Burdur, 15 Haziran 1929, ö. Almanya, 11 Ekim 1999)

1929'da Burdur'un Yeşilova ilçesi Akçaköy'de doğdu. Az topraklı köylü bir ailenin çocuğu. 1948'de Gönen Köy Enstitüsü'nü bitirdi, 5 yıl köy öğretmenliği yaptı. 1955'te Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü'nden mezun oldu. Sivas, Hafik ve Şavşat'ta öğretmenlik, ilköğretim müfettişliği yaptı.

İlk romanı "Yılanların Öcü"nün yayınlanmasından sonra Bakanlık emrine alındı. 1962'de ABD Indiana Üniversitesi'nde ders araçları konusunda eğitim gördü. Yurda dönüşünden sonra Türkiye Öğretmenler Sendikası'nın (TÖS) kuruluşunda görev aldı ve Türkiye Öğretmen Dernekleri Milli Federasyonu (TÖMFED) Genel Başkanı oldu.

İlk öğretmenler boykotu nedeniyle 1969'da açığa alındı. 1971'de istifa etti. 12 mart döneminde 1971'de sıkıyönetimce tutuklandı. Askeri mahkeme önünde uzun süre yargılanıp beraat etti. Salıverildikten sonra Almanya'ya gitti. Uzun süre Duisburg kentinde yaşadı. 11 Ekim 1999'da burada yaşamını yitirdi.

Yazmaya şiirle başladı. Orhan Veli çizgisinde ama köy hayatı içerikli şiirler yazdı.

1950'den sonra öykü ve romana yöneldi. Ona göre öykü, "Yazıldığı dönemin tarihsel, toplumsal renklerini, özelliklerini içermeli az da olsa belge işlevi yüklenmelidir."

İlk öykü kitabı "Çilli"den başlayarak öykülerinde kesitleri değil geniş açılımları, bir anın olayını değil geniş dönemlerin olaylarını işledi.

Romanlarında Türkiye'deki köylü yaşamını halkçı ve devrimci bir bakış açısıyla ele aldı. Köylünün bilinci ve bilinçaltındaki istekleri, tepkileri, çelişkileri yansıttı.

Türkiye edebiyatından kıskananlar onu ve Yaşar Kemal gibi yazarları köylü edebiyatı diye biraz daha alt kategoriye indirgemeye çalışıyorlar.

Aldığı ödüller 
1958 Yunus Nadi Roman Ödülü (Yılanların Öcü) 
1970 TRT Sanat Ödülleri (Tırpan) 
1970 TRT Sanat Ödülleri (Sınırdaki Ölü) 
1971 Türk Dil Kurumu Roman Ödülü (Tırpan) 
1974 Sait Faik Hikâye Armağanı (Can Parası) 
1978 Orhan Kemal Roman Armağanı (Kara Ahmet Destanı) 
1979 Tiyatro 79 Dergisi tarafından Yılın Oyunu Ödülü (Sakarca) 
1980 Avni Dilligil Tiyatro Ödülü (Tırpan) 
1984 Berlin Senatosu Çocuk Yazını Ödülü (Barış Çöreği) 
1985 Alman Endüstri Birliği (BDI) Yazın Ödülü (Gece Vardiyası) 
1998 Sedat Simavi Roman Ödülü (Yarım Ekmek) 
1998 Yaşam Radyo Ustalara Saygı Onur Ödülü 
1999 Pir Sultan Abdal Derneği Ödülü

Fakir gazetemize de yazıyordu
Kendisini halkına ve halkı da ona çok yakın hissediyordu. Bir nevi sürgünde yaşamakta olan Fakir Baykurt, son 25 yılını verdiği Almanya'da da hiç boş durmadı. Sürekli çalıştı. Kitaplar ve şiirler yazdı. Sevdiği dergi ve gazeleler için makaleler yazdı. Yaşamakta olduğu Duisburg kentindeki şehir kütüphanesine Türkiye'li okuyucu için yol gösterici oldu. Kütüphaneyi sadece kendi eserleri ile değil, Türkiye'den daha birçok yazarın da yapıtlarıyla zenginleştirdi. Eğitimci yönüyle de hem çocuklara ve hem de ailelere çocuklarını teşvcik edici olarak yol gösterdi. Almanya'nın birçok şehirlerinde ve kentlerinde okuma gecelerinde bulundu. Okuyucularına eserlerinden bölümler okuyarak onlarla direkt yüzyüze geliyor, onların sorularını büyük bir sabırla dinliyor ve cevaplandırıyordu.
Kendisini ilk olarak 1968 yılında Ankara yüksek öğretmen okulu kantininde görmüştüm. Orada da o zaman öğrencilere polis baskısından  bahsediyordu. Önce öğretmen ve daha sonra ilköğretim müfettişi olarak görevini yapmada engellendiği ve kendisinin bakanlık tarafından çok tehlikeli görüldüğü için sürgünden sürgüne ve sonunda da etkisiz duruma getirmek amacıyla pasif bir göreve getirildiğini anlatmaktaydı. Yaklaşık 14 yıl kadar sonra kendisi için düzenlediğim bir okuma gecesi için  Mannheim'a davet etmiştim. Dostum, dil bilimcisi olarak Goethe Enstitüsünde öğretim görevlisi olan Dr. Jörg Kuglin ile istasyona giderek kendisini karşılamıştık. Beni şahsen tanıyamazdı. Jörg'ü de ilk olarak görmüş oluyordu. İstasyon binasının önünden geçerken Jörg kendisine Türkçe birşey söyleyince durdu. Jörg'ü tepeden tırnağa süzdü ve "yahu sen negüzel Türkçe konuşuyorsun" diyerek bir Alman'ın pürüzsüz ve aksansız Türkçe konuştuğuna ilk olarak tanık olmuş oluyordu.
Daha sonra ben kendisinin Ankara Yüksek Öğretmen'de anlattıklarını ona söyleyince bana da dönerek yine tepeden tırnağa süzmeye başladı ve hatırlamaya çalıştı.
Daha sonra birçok şehir ve kasabalarda olduğu gibi Mannheim'da da bizlerle, Jörg ve Necla Ülkü Kuglinler, şair ve psikolog Hasan Dewran ve burada adlarını sayamayacağım bir hayli dost insanlarla iyi bir can, iyi bir dost olmuştu. Mannheimlı dostları adına hiç bir zaman unutamayacağımız Fakir'i rahmetle anıyor, ve nur içinde yat diyoruz.