www.uyan.de


www.uyan.net

Irkçılık veya milliyetçilik adını ulusalcılık diye yumuşatsanız da sonuçta bir şey değişmez.
En son ulaşacağı yer faşizmdir, bu da demokrasi ve insan hak ve özgürlükleri düşmanlığıdır.

 

ANASAYFA

HABERLER

YAZARLAR

POLİTİKA

KÜLTÜR ve SANAT

TANITIM

TARİHTE KALAN

BİLDİRİLER

BİLGİ HAZİNESİ

 


Avrupa Bakanı'nın falsolu fasılları ve fasafiso

AB Bakanı Çelik, 23 ve 24'üncü fasılların bu dönemde açılmasının AB açısından bir samimiyet testi olacağını belirterek, "Biz Türkiye olarak bu fasılların, enerji ve diğer konularda konuştuğumuz diğer tüm fasılların açılmasına hazır olduğumuzu bir kere daha ifade ediyoruz." dedi. Dedi dedi de o fasılların kaç numara olduğu bizleri pek ırgalamıyor. O fasıl dediğin fasıl numaralarının altında ne yatıyor acaba... Bunu merak ettik.

Eskiden Osmanlıca denen dil Kürtçe, Farsça, Arapça dillerinden oluşan devşirme dejenere bir dil idi. Osmanlının son yıllarında batı medeniyetlerineolan ilgi ve teknik sözcüklerden dolayı bir de Fransızca veya diğer batı dillerinden sözcükler karışınca Osmanlı dili temelli zıvanadan çıktı. Dejenere bir dil oldu.

Birisi konuşurken kimsenin hiç anlayamayacağı bazı sözcükler ağzından çıkınca ayıplanmıyor, "adam lugati konuşuyor" deyip değerini daha da arttırıyorlardı.

Babam nüfusa beni üç yaş büyük kaydettirmişti. 1948 yılında beş yaşındayken okula başladım. Hiç bilmediğim Türkçeyi 15 - 16 yaşlarındaki gençlerden daha çabuk kavrıyordum ve bir çoklarından daha erken öğrenebildim.

Köye yeni atanan öğretmen 18 yaşında, yani 1930 doğumlu idi. Fakat ilkokul müfettişleri o zamanlar yaşlı ve en az 30 - 40 hatta 50 yaşlarında ve yeni Türkçeye pek uyum sağlayamıyorlardı. Toplama, çarpma gibi sözcükleri ağız alışkanlığı olarak örneğin; 12 ile 4'ün cem-en yekûnu, çıkan rakkamın 6'ya zarbı ve sonundaki rakkamdan 8'in tarhı ve 5'e taksimi diyorlardı. Zar zor Türkçe öğrenebildim ama yaşlı müfettişlerin başka bir telden çalmaları karşısında bayağı zorlanıyordum anlamada.

Çarpım tablosu kerat cedveli diye belletiliyordu. Bize hariciye vekaleti, dahiliye vekaleti diye öğretiliyordu. Onlar, yaşlı müfettişler daxıliye nezareti, maarif nezareti, xarıciye nezareti, sıhhat ve içtimai muavenet nezareti (sağlık ve sosyal yardım bakanlığı) diyorlardı.

Annemin babası dedem köylü ama, bilge bir insandı. Köyümüzden birileriyle dağda keklik avında iken atlı iki yabancı ile kaşılaşmışlar. Onlardan biri sormuş: Eynel kuco xençero? Dedem de "fewq û bala yuxaro" diye cevap vermiş. Bizim diğer köylüler tek kelime bile anlayamamışlar. Bu buz gibi ayazda nereye böyle diye sormuşlar meğer.

Liselerde Divan edebiyatından örnekler yazılıydı. Yavuz şiir de yazarımış ve bir şiirinde:

Şirler pençei kahrımdan olurken lerzan,

Beni bir gözleri ahuya zebun eyledi felek

Şêr ya da şir Kürtçe ve Farsçada aslan anlamında, lerızi, ya da lerzan da titremek. Ahu gözlü bir dilbere tutkulu hale getirdi felek.

Almanca'yı 30 yaşından sonra öğrenmeye başladım. 1800'lü yıllarda yazılan Almanca bir metni okurken anlamamak diye bir şey olmuyor. Bizde ise bırakın 1800'lü yılları, 1940 - veya 50'li yıllarda yazılan Türkçe bile bu gün zor anlaşılıyor ve birçok insanlar tarafından neredeyse hiç anlaşılamıyor.

Şimdi gelelim asıl konuya:

Batılı Erdoğan hükümetine diyor Terörle mücadele yasasını TEM kaldır veya düzelt, bizimkiler diyor "eşvedu billah". Asıl şimdi lazım bu diyorlar. İyi de batılı diyor "sen bu yasayı teröre karşı değil, ülkenin muhalif partilerine, aydın ve demokrat insanlarına ve özellikle de Kürtlerin siyasi hayatına karşı kullanıyorsun." Bu bahaneyle bağnaz dinci ve ırkçı faşist bir dikta rejimine doğru götürüyorsun ülkeni. Üstelik de öne sürdüğümüz, önerdiğimiz ve başta sizlerin de kabul ettiğiniz 72 maddenin içerisinde bu da vardı.

Neden birden bire bu maddenin karşısında zınk deyip durdunuz? Cevabı falsolu fasıl veya fasafiso.

Kıbrıs konusunda "ulusu ve devletiyle bölünmez bir bütünlük" olan türkiye halkı bile bile çok cahil bırakılmış. Bizde devlet olarak tanınmayan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi diye adlandırılan devletin resmen adı Kıbrıs Cumhuriyeti, dünyanın neredyse bütün ülkelerince devlet olarak tanınmış ve AB'nin de tam üyesi. Birliğe üye olmamız için bütün üye ülkelerin oybirliğiyle onaylaması gerek. Sen hiç devlet olarak tanımadığın bir ülkenin hayati bir konuda sana oy vermesini bekle. Yemezler...

KKTC diye kendi halkına kakaladığın ve devlet gibi lanse ettiğin Kıbrıs adasının kuzeyinin uluslararası hiç bir anlamı yoktur. Yani bir devlet değil. Hal böyle olunca da uluslararası limanı yok, uluslararası bir havaalanı yok, 00'la başlayan ulusalararası bir telefon kodu yok. Böyle olunca da ekonomik bir varlığı yok, turizmi neredyse sıfır. Oranın üniversitesinin uluslararası hiç bir kıymeti harbiyesi yok.

Bakanları ve cumhurbaşkanının havaalanlarında VIP girişlerinden giriş hakları yok, başka ülkelerde koruma hakları yok, hiç bir ülkede elçilik veya konsolosluğu yok.

KKTC'ye direkt ithalat ve ihracat olmayışını da kendi Türkiye halkının gözlerini boyama amaçlı olarak "ambargo" diye lanse ediyorlar. Tabiiki bu lafı Türklerden başka dünyanın hiç bir ülkesi insanlarına anlatamazlar ve anlatamıyorlar da.

Bu şekilde ve bilinçli olarak kendi halkı cahil bırakılıyor. Bizim gibi hayatını ülke dışında geçirenlere de halk genelde önyargılı yaklaşıyor ve uzun süre ülke dışında kaldığına göre buradaki olan bitenlerden haberi yok gibi davranıyorlar ve cahilliğimize inanıyorlar.