BAĞIMSIZ AYLIK GAZETE


www.uyan.net

Irkçılık veya milliyetçilik adını ulusalcılık diye yumuşatsanız da sonuçta bir şey değişmez.
En son ulaşacağı yer faşizmdir, demokrasi ve insan hak ve özgürlükleri düşmanlığıdır.

 

BAŞSAYFA

HABERLER

YAZARLAR

MEHMET ALTAN

POLİTİKA

KÜLTÜR-SANAT

BİLDİRİLER

BİLGİ HAZİNE

TANITIM

TARTIŞMA

TARİHTE KALAN

 

 

MEHMET ALTAN NEDEN TUTUKLANDI BİLİYOR MUSUNUZ?


1-Konuşmasından Çekilen ‘Yarım Cümle’

Darbeden bir gün önce bir TV programındaki konuşmasından çekilen yarım cümleden askeri darbe ortamının var olduğunu ifade ettiği gerekçesi ile 10 Eylül’de bir uzun bayram öncesi gözaltına alınmış, 22 Eylül’de de tutuklanmıştır.

2- Bilgi Birikimi, Eğitim Durumu ve Sosyal Statüsü

Tutuklama kararından;

“…Yukarıda da belirtildiği gibi 17 ve 25 Aralık 2013 tarihinde gerçekleştirilen operasyonlardan sonra FETÖ silahlı terör örgütünün açıktan meşru hükümeti devirmek sureti ile ülke yönetimini ele geçirmeye çalıştığı…”

“…Şüphelinin bilgi birikimi, eğitim durumu ve sosyal statüleri gereğince kolaylıkla bilebilecek durumda olmalarına rağmen yine herkesçe malum olduğu üzere örgüt kontrolünde olan televizyon programlarında örgütü açıkça destekledikleri, yine çeşitli medya organlarına yazdıkları yazılarda örgütün amacı doğrultusunda hareket ettikleri…”

3- Yıllardır Yazdığı Yazılar ve Televizyon Konuşmaları

“…Bu bağlamda ülkemizde ve dünyanın çeşitli ülkelerinde gerçekleştirilen askeri darbelere zemin hazırlanırken silah zoru ile devrilmesi hedeflenen yöneticilerin diktatör olduğu, hukuk tanımazlığı algısının oluşturulmaya çalışıldığı, yine fiili olarak ülkeyi yönetenlerin her ne yolla olursa olsun iktidardan gitmeleri gerektiği anlayışının hem ülke içerisinde hem de uluslararası toplumda yerleştirilmeye çalışıldığı…”

“…Şüphelinin yazdıkları yazı ve televizyon konuşmasıyla bu olgunun oluşmasına katkıda bulunduğu dosyadaki delillerden anlaşılmıştır.”

Mahkeme Hâkiminin Şahsi Siyasi Kanaati Tutuklama Gerekçesi Olmuştur.

Ortada Bir Düşünce Adamını Siyaseten Cezalandırmak İsteyen Bir İrade Vardır. 

Mahkeme 17-25 Aralık operasyonları sonrası FETÖ’nün meşru hükümeti ele geçirmeye çalıştığını kabul etmektedir.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu hâkimin ‘FETÖ operasyonu’ olarak niteleyip ‘meşru hükümeti’ devirmeyle irtibatladığı 17-25 Aralık sürecini çok farklı bir şekilde değerlendirmektedir:

“Bakın değerli arkadaşlarım, diyorlar ki 17-25’i milat aldık. 17-25 Aralık’ta ne oldu? Bir hükümet bir devleti nasıl soyar hep beraber onu öğrendik. Allah aşkına hangi bakanın çocuklarının evinde para kasaları çıktı, para sayma makineleri çıktı? Kimin evinde ayakkabı kutusunda dolarlar çıktı? Bu mazlum insanların evlerinde mi çıktı? Sizin evinizde çıktı. İntikam alıyorsunuz, benim yolsuzluğumu niye ortaya çıkardınız diye. Böyle bir şey olamaz…”

Görüldüğü üzere Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı’nın siyasal değerlendirmesinin tam aksi siyasal bir söylem ve düşünce, tutuklama gerekçesinin temelini oluşturmaktadır.

İlk imzasından bu yana 49 yıl geçen, 30 yıllık da akademisyenlik geçmişi olan Mehmet Hasan Altan’ın, internet üzerinden de kolayca erişilebilecek onlarca kitap ve binlerce yazısına, yüzlerce televizyon programına azıcık ilgi duyan herkesin de fiilen göreceği gibi kendisi sadece ‘AB standartlarında bir demokrasi ve hukuk devleti’ için ömür tüketmiş özgür, özerk bir düşünce adamıdır.

Mehmet Altan’ın bilgi birikimi, eğitimi ve sosyal statüsü sadece ve sadece yıllardır hiç değişmeyen bu duruşunu destekler: ‘AB standartlarında bir demokrasi ve hukuk devleti’…

Konuşmaları, yazıları, kitapları ve programlarıylatüm dünyanın Türkiye’nin demokrasi mücadelesine ömrünü adadığına şahitlik ettiği, yurtiçi ve yurtdışında bu anlama yüzlerce röportajlar ve konferanslar vermiş; her türlü darbe ve vesayete karşı çıkmakla kalmamış, sadece bu konuda bile kitaplar (Darbelerin Ekonomisi vb.) bir düşünce adamı, askeri yoldan bir darbenin destekçisi olmakla suçlanmaktadır.

Bu suçlamaların, Mehmet Altan’ın yazıları, konuşmaları, yaşamı boyunca gösterdiği ilkesel çabalarıyla hiç bir bağlantısı, illiyeti yoktur. Zaten değerlendirmeler kurmaca, hukuk dışı, siyasi ve şahsidir. O nedenle de hiç bir belge yoktur.

FETÖ üyesi olmaktan tutuklanan ve ihraç edilen hâkimler ve kolluk tarafından yıllarca dinlenmiş, fiziki takibe alınmış olan Mehmet Altan şimdi aynı örgüte üye olmakla suçlanmaktadır.

Bu karar kanıtsız, belgesiz, delilsiz şahsi bir keyfiyeti sergilemektedir.

Televizyon programından gözaltına alınıp bayram boyunca 12 gün orada tutulması da hukuken anlaşılır bir durum değildir zaten.

Hâkimin kendi siyasal kurgu ve görüşlerine uygun bir delil söz konusu olmadığı, daha doğrusu ortada suç olmayıp, tutarlı ve ilkeli bir düşünce adamını görüşlerinden dolayı siyaseten cezalandırmak isteyen bir irade söz konusu olduğu için, tutuklamaya dayanak yapılan ‘yarım bir cümle’ hükme konmuştur.

Bu yarım cümlenin öncesi ve sonrası hükme alınmamıştır.

Ayrıca delil olarak gösterilen ‘yarım cümlenin’ öznesi ‘Türkiye Devleti’dir. Mehmet Altan’ın sürekli beyan edip açıkladığı gibi ‘Türkiye Devleti’ndeki yargı, yasama ve hükümetten söz edilmekte, ‘Anayasa değişmediği’ halde ‘fiili başkanlık’ durumunun oluşmasına bu yapısal organlar tarafından meşru ve anayasal bir refleks verilmesinden söz edilmekte, bu ifade de ‘kasten’ yarım bırakılan cümlenin devamında da açık açık izah edilmektedir.

Hâkimin ‘darbecilik’ bulduğu ve dayanak yaptığı yarım cümle şudur;

“Türkiye Devleti içinde de muhtemelen bütün bu gelişmeleri dış dünyadan daha fazla belgeleyen izleyen bir başka yapı da var. Onun ne zaman torbadan elini çıkaracağı, nasıl çıkaracağı belli değil…”

Tüm bu yorumlar 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrası halen ülke gündemindedir ve siyasi meselelerdir, siyasi figürler tarafından da sürekli işlenmektedir.

Yukarıda bildirildiği gibi Adalet Bakanı Bozdağ, ‘fiili başkanlık vardır’ demekte;

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın ise “fiili durum devam ederse yeni bir darbe ile de karşılaşabiliriz” uyarısında bulunmaktadır.

Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, Darbe Araştırma Komisyonu’na verdiği ifadesinde Gülen yapılanmasına ilişkin kararı hatırlatarak, “biz uyardık, fazla bir şey yapılmadı” derken devamla “bu noktaya gelinmesinde esas sorumlunun hükümetler olduğunu” ifade etmiştir.

Hâkim, yargıyı, yasamayı, yürütmeyi bir yana koyup bu cümleden ‘darbecilik’ çıkararak çok ağır suçlamalarla tutuklama kararı vererek ağır bir mağduriyet yaratmıştır.

Hâlbuki muhtemelen kasten yok saydığı ve yarım bıraktığı cümlenin öncesinde ve devamında da bu konu açıkça vurgulanmaktadır;

Yarım cümlenin öncesi:

“Ama hukuk dışı bir anlayışla, suç işleyerek, bir devleti ele geçirebileceğini sanmak, eğer o devlet var olmaya devam edecekse, bu bir gaflettir.”

Yarım cümlenin sonrası:

“Çünkü devleti ele geçirmeye kalktığın vakit, metabolizmayı yok ediyorsun. O metabolizmanın kendi refleksi var. O refleksi gösterecek unsurlar nedir? Bunları yok edeceğim, edemezsin, edersen o zaman zaten devlet ve toplum yok olur.”

Mehmet Altan’ın bu konuşması darbeyi bildiğini ifade eden bir konuşma değil, aksine her türlü hukuk dışılığın toplum ve devlete vereceği zararı anlatan uyarı içerikli bir konuşmadır. AYM’nin başlangıçta atfettiğimiz kısmında geçtiği üzere bir gazeteci ve düşünce adamı olan müvekkilin değer yargısını içeren ifadelerinin bütünüdür.

Bu durum Türkiye yargı tarihi açısından ibretlik bir durumdur, hukukun siyasallaşmasının dehşet verici ve ürkütücü; hem de üzüntü verici bir tarihsel belgesi olarak kalacaktır.

***

Avukatı Ergin Cinmen’in Mehmet Altan’ın "tutukluluğuna itiraza ret" açıklaması:

“Müvekkilimiz yazar, gazeteci, akademisyen Prof. Dr. Mehmet Hasan Altan hukuk tarihinde ilk kez rastlanan “sublimasyon, bilinçaltına yönelik darbe propagandası” suçlamasıyla arife günü, uzun bayram öncesi gözaltına alınmasından bu yana 32 gün, Ceza Kanunu'nda karşılığı olmayan bu suçlama üzerinden sabaha karşı yapılan bir duruşma sonucu teker teker çürütülmüş olan algı operasyonuna rağmen kaçma iddiası öne sürülerek tutuklanmasının üzerinden 20 gün geçmiştir.

"Karikatürlere konu olan bu suçlama ve boş bir dosya üzerinden verilen alelade tutuklama kararına, çok geniş kapsamlı 66 sayfalık savunma ile itiraz edilmiştir. Ne yazık ki bu geniş kapsamlı ve tutuklama kararının Anayasa Mahkemesinin kararlarıyla da derin bir çelişki içinde olmasına rağmen, yaptığımız itiraza İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği tarafından olumlu yanıt verilmemiştir. Kapsamlı itirazımızda belirttiğimiz üzere, müvekkilimiz Prof. Dr. Mehmet Altan’ın 2007-2009 tarihlerinde hukuksuz şekilde “Pasteur” lakabıyla dinlenmesine onay veren hakimlerin FETÖ suçlamasıyla görevden alınıp tutuklanmaları bile yapılan hukuksuzluğun boyutlarını çok çarpıcı biçimde göstermesi açısından önemlidir.

"İlkeli ve tutarlı düşünce insanlarımıza duruşlarından taviz vermedikleri için eziyet ve zulüm etmenin hukuk olmadığı da açıktır. Prof. Dr. Mehmet Altan’ın Türkiye Cumhuriyeti yargı tarihinde emsalsiz bir şekilde cezaevinde tutulmaya devam edilmesine acilen son verilme gereği ortadadır. Durum, hukuktan ve demokrasiden yana olan duyarlı kamuoyunun ilgi ve bilgisine sunulur.” 

Mehmet Altan'dan mesaj var: “Subliminal’’ mesaj gücüm olsaydı… 

Savcı, TBMM’de ‘’Darbeleri Araştırma Komisyonu’’nda verdiğim ifadeyi okusaydı, belki bir kez daha düşünürdü. 

Çok genç ‘’kahraman’’ savcının iddia ettiği gibi ‘’subliminal’’, yani bilinç altına mesaj iletmek gibi insanüstü bir gücüm olsaydı bunu hiç kuşkusuz ve acilen bunu bugünkü Türkiye’nin ‘’demokrasi ve hukuk devleti’’ olması yönünde kullanırdım.

Bu sayede, içine birçok insan gibi bizim de katıldığımız bu hukuk ve akıl dışı durumlarla, Türkiye bu ürkütücü çıkmaza biraz daha savrulmuş olmazdı.

Savcı hukuk tarihinde olmayan suçlar yerine ufak bir gayret gösterip, TBMM’de ‘’Darbeleri Araştırma Komisyonu’’nda verdiğim ifadeyi okusaydı, böyle zoraki gözaltı sürecinin parçası olmam konusunda, sanmasam da, belki bir kez daha düşünürdü.

mehmetaltan.com

 

J 7, 19 - D-68159 Mannheim - Tel. +49  (0) 621-15 12 12 - Fax +49 (0) 621-29 18 50

Kontakt:  uyan@uyan.de

Copyright © 2000 Cumali UYAN, Stand: 01. April 2002