www.uyan.de


www.uyan.net

"Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir" sloganını ülkenin her yerinde görebiliyorsunuz. Altında M. K. Atatürk yazılı. Deniz Gezmiş'le birlikte Ankara Siyasal Bilgiler fakültesindeki dört konuşmacıdan biri İlhan Selçuk idi ve diyordu ki; eğer iki kere iki dört eder lafını Pentagon söylemişse doğru, Şule Yüksel Şenler bacımız söylemişse fevkalade, Necip Fazıl Kısakürek söylemişse eh. Amma bunu Lenin söylemişse muhafazanallah, Engels söylemişse neüzibillah, Karl Marx söylemişse dostlar başına. Sözün doğruluğunun önemi yok, illede kimin söylediği...

ANASAYFA

HABERLER

YAZARLAR

POLİTİKA

MAGAZİN

KÜLTÜR-SANAT

BİLDİRİLER

BİLGİ HAZİNESİ

TANITIM

TARİHİ

FOTOGRAFLAR

 


Karayılan’ın PYD eleştirisi ve Cerablus hattı

Ancak PYD ve PKK’nin bu operasyona ilişkin değerlendirmelerini gözden geçirmelerinde fayda var. Danışmansız çalışan, toplantısız ve karar toplantısız açıklamalarda bulunan PKK ve PYD yetkilileri dünya ve Türkiye’de kim oluyor, biz bu durumu tanımıyoruz dediler. Hatta PYD yetkilileri biz kantonları birleştirmeye devam edeceğiz diye üst bir açıklamada bulundular.

Böyle olmaz ve dünyada işler böyle yürümez. Dünya bizsiz de dönmez deniyorsa eğer, IŞİD belası defedildikten sonra sizinle ilişki ihtiyacımız yok denir ve tüm kapılar PKK’ye kapatıldığı gibi, PYD’nin yüzüne kapatılır. Karayılan’ın Kandil’den, PYD yetkilisi şahısların da sınır hattından baktığı gibi dönmüyor dünya. İsrail ve Filistinliler arasındaki iki yerleşim köyünün sorunu 50 yıldır çözülemedi. Suriye devrimi ve Arap şehirlerinin kurtarılması işi Kürtlerin boynunun borcu değil.

Aslında dünyanın Kürtlerin kantonları birleştirmesine bir itirazı yoktu. Hatta destekliyorlardı. Ama işin içine Türkiye girince devletler hukuku ve Türkiye’nin bölgedeki ağırlığı da devreye girdi. Türk devleti elbette stratejik Kürt düşmanlığını Suriye’de kullanacaktı. Şimdi kullandığı budur. Gücünü ve uluslararası devlet ilişkilerini Kürdün iki yakası bir araya gelmesin diye kullanıyor.

Bunu biliyoruz, ama PKK’nin ve PYD’nin Türk devletine olan açık kızgınlığını ve sitemini bir türlü anlayamıyoruz. Bu devlet senin tescilli düşmanın. Düşmanlıklarda çok konuşulmaz, sitem edilmez veya yahu sen niye böyle yaptın denmez.

Yeni bir durum varsa, ki var, yetkili organlarını, danışma kurullarını toplar; yeni durumun bir değerlendirmesini yapar, düşman saydığın gücün bundan sonraki olası davranışlarını masaya yatırır ve ona göre tedbirlerini alır, varsa eğer uluslararası ilişkilerini devreye sokarsın.

Bu iş Kürtlerde böyle mi yürüyor şimdi?

Her PKK sorumlusu Türk devletinin Cerablus işgaline yönelik değişik türden onlarca sayfa kızgın açıklamalar yaptı. Ne zaman toplandılar, ne zaman durum değerlendirmesi yaptılar belli değil. PKK sorumlularından Karayılan geçtiğimiz günlerde PYD Eş Başkanlarını diplomatik olmamak, gelişmeleri görmemek ve işleri iki twitt atarak geçiştirmekle suçladı. Bu konudaki röportajı ANF’de yer aldı. Daha önce defelarca belirttiğim için burada tekrar kısaca belirtip geçeceğim. Kralların ve padişahların danışma kurulları vardı. Devlet başkanlarının da danışma kurulları var. Devlet başkanlarının ayrıca hesap verdikleri ve içinde muhaliflerin de olduğu kongreler ve meclisler var.

Düyada danışma kurulu olmayan; yine  dünyada hiç bir konuda hesap vermeyen tek güç PKK yönetimidir.

Hesabı birbirlerine özeleştiri olarak verir, aynı kişiler olarak yetkilerine ve sorumluluklarına devam ederler. Bu tarz bir çalışma sisteminde doğru bir politikaya, dengeli siyasal davranışlara ulaşmak mümkün olmaz. Ulusal bir haraketsen eğer, ulusal bir yasan olmaz. Parti yasalarıyla halkı yönetmeye kalkarsın ki, Kürtlerin durumu tamamıyla budur. Güney’de KDP yasaları, Rojava’da PYD; kuzeyde PKK yasaları geçerlidir.

Halkın bu yasalarda pek bir yeri yoktur. Partinin halk adına verdiği her karar doğrudur. Bunun eleştirisi veya hesap vereni de olmaz.

PYD’yi diplomat olmamak ve uluslararası ilişileri iyi kullanmamakla suçlayan Murat Karayılan’ı yıllarca bir çok insan aynen bu noktada eleştirdi. PYD’nin bu noktada bir sorunu varsa, bu sorun PKK’nin yönetim tarzından kaynaklanıyor. Kürdistan halkının Avrupa’da ve Türkiye’de okuyan en seçkin çocukları ilk kez ayak bastıkları topraklarda, bir savaş tecrübesi dahi olmadan, daha ilk kurşunu atmadan düşüp kaldılar. Bir kısmı PKK sorumlularının korumaları haline geldi.

Kürdistan’ın en seçkin gençlerine yönelik hesapsız, hoyrat ve acımasız tutumuyla eleştirilen Karayılan’ın, PYD yöneticilerini diplomat olmamakla suçlamasını garipsedim. PKK ve Kürt ulusu adına diplomasi faaliyeti yürütecek tek genç bırakılmadı Avrupada. Biraz ilgi duyanı ilk uçakla dağlara taşıdılar. 

Yeteneklerine, güçlerine, konumlarına, niyet ve kapasitelerine bakmadan Kürt halkının çocuklarını sonuçsuz ve rastgele savaşlara sürmek konusunda PKK yöneticilerinin Kürt ulusuna vermeleri gereken bir hesap bulunuyor.

Çocukları PKK’ye alınmış veya katılmış aileler hala çocuklarının akıbetini PKK yönetiminden sormaya korkarlar. Avrupa’da çocuklarının akıbetini sorduğu için derneklerden atılmış ve hain ilan edilmiş bir çok Kürt aile tanıyorum.

Cezaevine düşse bir ayda çocuğunu görebilecek aileler, PKK’deki çocuklarını göremezler. PKK Yönetimi bunu savaş koşullarının ağırlığıyla açıklar, ama savaş koşullarının ağırlığı nedense kendileri için geçerli değildir.

Kendileri yazılarını gazetelere günlük ulaştırabilir, günlük röportaj verebilir, hatta günlük televizyon programlarına bağlanabilirler. 

Dünyadan herkes gidip onları ziyaret edebilir; ama halk, PKK içindeki çocuklarını göremez.

Bunları yazdım diye bana kızanlar olabilir, ama ben aynı zamanda bir hukuk, ulusal hukuk mücadelesi veriyorum. Ulusal hukuku olmayan bir partinin veya hareketinin kazanma şansı zaten yoktur. Kürdistan halkına kazandıracak olan ulusal hukuktur.

Ayrıca Türk devletinin stratejik Kürt düşmanlığı bilindiği halde, buna uygun davranmayan yine Kürt siyasetinin kendisi olmuştur. Kardeşlik, sınırların birliği, aynı ulusun parçası olma anlayışı, Misaki Miili’nin korunması tezleri de kendilerine aittir. Hayali osmanlı mezarlarını tartışmalı Arap bölgelerinden Rojava’ya bu anlayış taşıttı. Düşmanlık sürgit birbirinden insan öldürmek de değildir. Düşmanının karakterini bilirsin, ona göre tedbirlerini alırsın. Bazen yıllarca bir kurşun atmazsın. Bu çağda insan öldürerek bir savaşın kazanılacağına asla inanmıyorum. Ama ısrarlı bir hak arayıcısının hakkını mutlaka elde edeceğine inanıyorum. 

Rojava’daki Kürtler ve YPG başarılıdır. Suriye iç savaşından en karlı çıkan Kürtlerdir. Ama bazen hedeflerin bir kısmına ulaşılmayabilir. Tarihsel büyük bir devlet olduğu halde Türk devleti Suriye’de Kürtlerin yüzde bir başarısını elde edemedi. Ama hemen poltika değişikliğine gittiler, bu değişikliğin meyvesini Cerablus’a giriş vizesi olarak aldılar.

Bu bir durum, ama Kürtlerin için çok abartılacak, o topraklarda Türklerle çatışmayı gerektirecek bir durum değildir. Fırat’ın batısında kalmanın koşulu yoksa, doğusu zaten seninindir. Dünya ismini vererek orası Kürdündür diyor, Türk devleti ne zaman sana ait olan kısma saldırırsa, işte o zaman dişle tırnakla direnirsin ve kazanırsın.

Kürtler biraz yana çekildiğinde, Türk devletinin karanlık Suriye poltikası yine uluslararası masaları  kirletecek ve asıl sorunun Türkiye olduğu anlaşılacaktır.

Dünya aptal değildir. 



          J 7, 19 - 68159 Mannheim - Tel.   +49  (0) 621-15 12 12  - Fax +49 (0) 621-29 18 50

Mail.gif Kontakt:  uyan@uyan.de

Copyright © 2000 Cumali UYAN, Stand: 01. April 2002