www.uyan.de


www.uyan.net

"Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir" sloganını ülkenin her yerinde görebiliyorsunuz. Altında M. K. Atatürk yazılı. Deniz Gezmiş'le birlikte Ankara Siyasal Bilgiler fakültesindeki dört konuşmacıdan biri İlhan Selçuk idi ve diyordu ki; eğer iki kere iki dört eder lafını Pentagon söylemişse doğru, Şule Yüksel Şenler bacımız söylemişse fevkalade, Necip Fazıl Kısakürek söylemişse eh. Amma bunu Lenin söylemişse muhafazanallah, Engels söylemişse neüzibillah, Karl Marx söylemişse dostlar başına. Sözün doğruluğunun önemi yok, illede kimin söylediği...

ANASAYFA

HABERLER

YAZARLAR

POLİTİKA

MAGAZİN

KÜLTÜR-SANAT

BİLDİRİLER

BİLGİ HAZİNESİ

TANITIM

TARİHİ

FOTOGRAFLAR

 


Cezaevlerindeki Gazeteciler ve Yazarlar için imza kampanyası düzenlendi

Bağımsız Gazetecilik Platformu P24, cezaevinde tutuklu bulunan gazeteci ve yazarlar için imza kampanyası başlattı. Kampanyaya, aralarında Noam Chomsky, Costa Gavras, Judith Butler, Antonio Negri, Emma Thompson, John Berger ve Orhan Pamuk’un bulunduğu yazar, edebiyatçı, sanatçı ve akademisyenler destek verdi.

Cezaevinde tutuklu bulunan gazeteci ve yazarlar için imza kampanyası başlatıldı.

10 Eylül’de, cezaevindeki gazetecilerin serbest kalmaları için Bağımsız Gazetecilik Platformu P24 tarafından yayımlanan destek mektubu change.org'da imzaya açıldı.

“Gazeteci ve yazarları serbest bırakın”

“Altanları ve tüm tutuklu yazarları serbest bırakın” başlıklı imza kampanyasının metni şöyle:

“Biz aşağıda imzası bulunanlar, dünyanın tüm demokratlarını, Türkiye’yle ve Türkiye’nin önemli bir rol oynadığı Ortadoğu’nun geleceğiyle ilgilenen herkesi, Türk Hükümeti’nin, farklı fikirleri savunan Türkiye’nin en parlak düşünür ve yazarlarına karşı yürüttüğü sindirme ve baskı harekâtına karşı durmaya çağırıyoruz.

“Bu mektubun arka planında 15 Temmuz 2016’da neyse ki başarısızlıkla sonuçlanan ve başlamasından sonra kısa sürede bastırılan darbe girişimi yatmaktadır. Türkiye halkı, ülke kurumlarına karşı yapılan bu saldırıya direnmemiş olsaydı, ortaya çıkan yıllar boyu sürecek bir sefalet olacaktı.

“15 Temmuz darbe girişimi sonrasında hükümetin geçici olarak Olağanüstü Hâl ilan etmesi anlaşılabilir. Ancak başarısız darbe girişimi, McCarthy tarzı bir cadı avı yürütmek için bir bahane olarak kullanılmamalı ve Olağanüstü Hâl’de yaşananlar temel hakları, delillerle ilgili hukuk kurallarını ve hattâ genel sağduyu kurallarını hiçe saymamalıdır.

“Yazar, akademisyen ve ifade özgürlüğü savunucuları olarak bizler, tanıdığımız ve saygı duyduğumuz meslektaşlarımızın Olağanüstü Hâl düzenlemeleriyle hapsedilmesinden özellikle rahatsızlık duyuyoruz. Şahin Alpay ve Nazlı Ilıcak gibi gazeteciler ve yazar Aslı Erdoğan demokrasiyi daima yüksek sesle savunmuş ve militarizm ve her türlü baskı rejiminin her zaman karşısında olmuşlardır.

“Tanınmış romancı Ahmet Altan ve önde gelen bir iktisat profesörü, aynı zamanda yazar olan kardeşi Mehmet Altan’ın 10 Eylül 2016 tarihinde bir şafak baskınıyla gözaltına alınmış olmasından özellikle rahatsızlık duyuyoruz. Soruşturmayı yürüten savcı, başlangıçta iki yazarı bir televizyon programında panel konuşmacısı olarak darbeyi hazırlayanları harekete geçirmek için subliminal mesajlar vermiş olmakla suçlamış, ancak bu suçlama kamuoyunda alay konusu olunca bundan vazgeçmişti. Mehmet Altan mahkemeye çıkarılmasının ardından tutuklandı. Ahmet Altan’sa ilk aşamada serbest bırakılmasının ardından 12 saat geçmeden aynı derecede gülünç suçlamalarla tekrar tutuklandı.

“Her iki yazar da bazıları dokuz sene önce yazılmış olan gazete makaleleri kanıt gösterilerek hükümeti devirmeye teşebbüs suçlamasıyla karşı karşıya. Tüm kariyerini her türlü militarizmin karşısında olmaya adamış olan bu iki adam, silahlı terör örgüt üyesi olmakla suçlanıyor.

“Ahmet Altan kitapları milyonlarca satan ve birçok dile çevrilmiş olan bir romancı ve Türkiye’nin en önemli yazarlarından biridir. Aynı zamanda kamunun bilme hakkını savunan Taraf gazetesinin beş yıl süreyle genel yayın yönetmenliğini yapmıştır. Yazarlık kariyeri boyunca birçok kez soruşturmaya uğramıştır.

“1990’larda Türkiye’de okurların ülkedeki Kürt gerçeğini anlamasını sağlamaya çalıştığı için ve daha yakın geçmişte 2011 Roboskî/ Uludere katliamı sonrasında ülkenin başbakanını özür dilemeye çağırdığı için soruşturmaya uğramıştır. En son olarak 2 Eylül 2016 tarihinde bambaşka iki davanın dosyalarından büyük oranda kesme-yapıştırma yapılarak hazırlanmış bir iddianameyle açılan bir davada devlet sırlarını ifşa etme suçlamasıyla hâkim karşısına çıkmıştır.

“Birçok kitabında Türkiye’nin kimliğini yeniden kurarken ırk veya din üzerine değil, insan haklarına saygı anlayışı üzerine inşa etmesini savunmuş olan köşe yazarı Mehmet Altan, İstanbul Üniversitesi’nde iktisat profesörüdür. Kardeşi Ahmet Altan ve şu an demir parmaklıklar ardında bulunan birçok diğer meslektaşı gibi, suçu bir darbeyi desteklemiş olması değil, şu an iktidarda olan ve başlangıçta demokrasi yönünde kat ettiği yolda şu an maalesef geri viteste gitmekte olan hükümete yönelttiği etkili eleştirilerdir.

“Altan kardeşlerin tutuklanması sonrası Türkiye’de demir parmaklıklar ardında tutulan yazar ve gazeteci sayısı 121’e ulaştı.

“Türk Hükümeti’ne ülkenin kıymetli yazarlarını soruşturmaktan vazgeçmesi ve Ahmet ve Mehmet Altan’la birlikte haksız yere suçlanan birçok diğer dost ve meslektaşımızın hızla tahliyesini sağlaması çağrısında bulunuyoruz.”



          J 6, 2 - 68159 Mannheim - Tel.   +49  (0) 621-15 12 12  - Fax +49 (0) 621-29 18 50

Mail.gif Kontakt:  uyan@uyan.de

Copyright © 2000 Cumali UYAN, Stand: 01. April 2002